Dolar 34,4096
Euro 36,3049
Altın 2.842,70
BİST 9.420,42
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 12°C
Çok Bulutlu
İstanbul
12°C
Çok Bulutlu
Cts 14°C
Paz 14°C
Pts 15°C
Sal 17°C

Karbon ayak izini azaltmamanın yıllık maliyeti 3.3 milyar Euro

Karbon ayak izini azaltmamanın yıllık maliyeti 3.3 milyar Euro
27 Mart 2024 01:31

Avrupa Birliği’nin iklim değişikliğiyle mücadele çerçevesinde karbon emisyonlarını azaltmak amacıyla getirdiği ‘Sınırda Karbon Düzenlemesi Mekanizması’ (SKDM), 2026’da tamamen hayata geçirilecek

İSTANBUL (İGFA) – AB içinde uygulanan Emisyon Ticaret Sistemi’ne eşdeğer bir karbon fiyatlandırmasının SKDM kapsamına giren ürünlerin ithalatı aşamasında da uygulanması, Türkiye’yi ihracatta önemli bir eşiği geçmeye hazırlıyor.  Hazırlık ve geçiş sürecini kapsayan son 2 yılda emisyon ticaret sistemini kurması gereken Türkiye, sisteme entegre olamazsa ihracatta önemli sıkıntılar yaşayacak.

Yeşil binalar ve sürdürülebilirlik alanında danışmanlık veren Altensis’in Yönetici Ortağı Dr. Emre Ilıcalı, ülkemizin 2023 yılında başlayan hazırlık ve geçiş sürecini tamamlaması için sadece 2 yıl kaldığını, bu sürede emisyon ticaret sistemi kurması ve uyum sağlaması gerektiğini hatırlattı. 

Türkiye’nin SKDM sürecini sorunsuz atlatmak için herhangi bir mali yükümlülüğün söz konusu olmadığı bu dönemde gerekli olan önlemleri almasının elzem olduğuna dikkat çeken Ilıcalı, “Yapılan araştırmalar, karbon maliyetlerinin 2022 yılı düzeyinde kalması durumunda SKDM’nin Türkiye’nin AB-27’ye ihracatına olası etkisinin, yıllık yaklaşık 3.3 milyar euro olarak hesaplandığını gösteriyor. Bu durum, özellikle çimento, elektrik, diğer mineral ürünleri, tarım ve demir-çelik sektörlerinde ihracat gelirinde düşüş yaşanabileceğini bize gösteriyor” değerlendirmesini yaptı.

Enerji yoğun sektörler, nelerle karşılaşacak?

Ilıcalı, bu düzenlemenin başta demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre ve elektrik olmak üzere karbon kaçağı riskinin en yüksek olduğu, enerji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren sektörlerdeki işletmeleri etkileyeceğini kaydetti. SKDM’nin AB’ye ihracat yapan ülkelerin ürünlerinin pazardaki rekabetçiliğini etkileyebilecek maliyet artışları yaşayacağını ifade eden Ilıcalı, “İhracatçılar, AB’nin karbon düzenlemesine uyum sağlamak için karbon yoğun üretim süreçlerini iyileştirmek, karbon emisyonlarını azaltma yatırımları yapmak veya SKDM kapsamında vergi ödemek gibi ek maliyetlerle karşılaşabilirler” dedi. 

Şirketler için ilk kritik adım, karbon ayak izini ölçmek 

Enerji yoğun sektörlerdeki şirketlerin karbon ayak izlerini ölçmeye başlamasının çok önemli bir adım olacağını vurgulayan Ilıcalı, bunun için piyasada farklı kapsam ve ölçeklere göre hizmet veren birçok yazılım çözümü bulunduğunu belirtti. Ilıcalı, atılması gereken diğer adımları şöyle aktardı: “İkinci adımda şirketler, ölçüm sonuçlarını analiz ettikten sonra üretim süreçlerini daha verimli hale getirmeli ve yenilenebilir enerji kaynakları ile daha az karbon emisyonu üreten teknolojilere yatırım yaparak karbon ayak izlerini azaltmalı. Tedarik zincirindeki karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik stratejilerin geliştirilebilmesi için tedarikçi ve son kullanıcı tarafında da gerekli takip mekanizmasının kurularak bilgi akışının sağlanması önceliklendirilmeli.”

ETİKETLER:
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.