Bayburtlu çocuklar Çoruh Nehri’ni sanatla yıkadı
Baksı Kültür Sanat Vakfı’nın, Bocchi işbirliğiyle hayata geçirdiği “Nehri Sanatla Yıkamak” projesinde sona gelindi. Dünyanın en hızlı ve en derin …
Baksı Kültür Sanat Vakfı’nın, Bocchi işbirliğiyle hayata geçirdiği “Nehri Sanatla Yıkamak” projesinde sona gelindi. Dünyanın en hızlı ve en derin nehirlerinden Çoruh’u atıklardan arındırmak üzere ele ele veren Bayburtlu çocuklar, topladıkları atıkları eğitmenler eşliğinde birbirinden ilginç sanat ürünlerine dönüştürdü. Bayburt Valiliği, Bayburt Belediyesi, Bayburt Üniversitesi, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nin katkılarıyla, çocukların tasarladıkları çalışmalardan oluşan sergi 1 Eylül’de Baksı Müzesi’nde gerçekleşen törenle açıldı. Sergi, Ekim ayı sonuna kadar ziyarete açık olacak.
10 okuldan 100 öğrenci atık topladı
Tatlı su kaynaklarında insan eliyle yaratılan kirlilik konusuna dikkat çekmek ve çocuklarda çevre bilincini geliştirmek amacıyla gerçekleştirilen “Nehri Sanatla Yıkamak” projesinin ilk adımında, Bayburt genelinde 10 ortaokuldan toplam 100 çocuk, Çoruh Nehri ve çevresindeki atıkları topladı. Çocuklara, Bayburtlu Kadınlar Derneği, İlim Yayma Cemiyeti, Kızılay Derneği, Tema Vakfı ve Yeşilay Derneği gibi çeşitli STK’lardan gönüllüler de eşlik etti.
Atıklar sanata dönüştü
Erzurum ve Artvin’den geçerek Gürcistan’dan Karadeniz’e dökülen Çoruh Nehri’nin kaynağı olan Bayburt’tan toplanan atıklar, Prof. Dr. Hüsamettin Koçan öncülüğünde, Baksı Müzesi ekiplerinin liderliğinde düzenlenen atölye çalışmalarıyla birer sanat ürününe dönüştürüldü. Çevre sorunlarına sanat aracılığıyla yaratıcı çözümler bulmayı teşvik eden “Nehri Sanatla Yıkamak” projesi kapsamında, atık toplama çalışmalarına katılan öğrenciler arasından seçilen 20 çocuğun ürettiği 20 tasarım, Bayburt’tan sonra İstanbul’da sergilenecek. Proje, yıldan yıla Türkiye’nin diğer akarsularının geçtiği kentlerde çocukların katılımıyla sürecek.
Sanat, çevre eğitimine dâhil edilmeli
Baksı Kültür Sanat Vakfı ve Baksı Müzesi kurucusu Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, serginin açılış konuşmasında, sanatın çevre eğitimine dâhil edilmesinin ekolojik sorunların çözümüne önemli katkılar sağlayacağını belirterek “Dünyamızdaki hızlı değişim yaşam, doğa, insan arasındaki ilişkiyi ciddi anlamda tehdit ediyor. İnsanların artık içinde yaşadıkları doğayla daha barışık bir hayat sürmesi gerekiyor. Aslında nehirler de pırıl pırıl çocuklar gibi hayata son derece saf ve ışıltılı doğuyorlar. Günümüzde hızlı dönüşüm, hızlı kentleşme, hesapsız kitapsız sanayileşme ve kişisel trafiğin yoğunlaşması bu ışıltıyı ve bu berraklığı yok ediyor. Bu ışıltı ve berraklıkla birlikte hayat da yok oluyor.
Bizim için Nehri Sanatla Yıkamak bir umut projesidir. Çünkü, geleceğin umudu olan çocuklara teslim edilmiştir. Çünkü, hızla değişen dünyamızda, kirlenen doğanın ve giderek sığlaşan kültür hayatının dönüşümünü sağlamak ve daha yaşanabilir bir dünya yaratmak ideali ile yola çıkmıştır. Bu projeyi, geleceğe bırakacağımız zaferlerden birine dönüştürmek hepimizin ortak çabasıyla mümkün olacaktır” dedi.
Projenin fikir ortağı ve sponsoru olmaktan mutluluk duyduklarını ifade eden Bocchi Genel Müdürü Serkan Ak ise tasarım, renk ve inovasyonla özdeşleşen bir marka olarak üretim yolculuklarının toprak, su ve ateş ile başladığını söyleyerek, tüm üretim süreçlerinde doğaya saygılı, geri dönüştürülebilir, çevre dostu politikaları hayata geçirmek için çalıştıklarını ve bu alana önemli bir kaynak ayırdıklarını belirtti. Serkan Ak, “Varoluşumuzu borçlu olduğumuz bu elementlere karşı büyük bir sorumluluğumuz olduğunun farkındayız. Bu farkındalık ve sanatın dönüştürücü gücüne olan inancımız, yolumuzu Baksı Müzesi ve değerli hocamız Hüsamettin Koçan ile birleştirdi ve ortaya ‘Nehri Sanatla Yıkamak’ projesi çıktı. Çocuklarımızda çevre bilincini geliştirmek için sanatın sunduğu olanakları kullanmak istedik. Çevre eğitimiyle sanat eğitimini birleştirmenin, insanların sürdürülebilir yaşamı benimseyerek geleceğe umutla bakmalarını sağlayacağını düşünüyoruz” diye konuştu.
Ak, konuşmasında şunları kaydetti:
“Doğanın insan eliyle tahribatı son yıllarda büyük bir hız kazanırken, yaşamımızın her boyutunu kuşatan bir hal aldı. İklim değişikliği, buna bağlı olarak yaşanan göçler, betonlaşma, nesli tükenen canlılar, kirlenen ve yok olan doğal kaynaklar, sulak alanlar geleceğimizi tehdit eder hale geldi. Ülkemizde, tatlı su kaynaklarının yüzde 79’u kirlenmiş durumda. Bu tatlı su kaynaklarının yüzde 60’ı artık içme suyu olarak kullanıma elverişli değil. Dünya üzerindeki tüm canlılara hayat veren suyumuzu ve dolayısı ile geleceğimizi kurtarmak için her birimize çok büyük sorumluluklar düşüyor. Bizler, bir yandan küresel ısınma ve iklim değişikliğinin tetikleyicilerinden olan karbon salımının azaltılması için çaba gösterirken bir yandan da toplumun çevre duyarlılığını geliştirme göreviyle karşı karşıyayız. Bu projeyle önemli bir adım attığımıza inanıyoruz.”
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı