Dolar 34,4183
Euro 36,3057
Altın 2.840,36
BİST 9.389,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 12°C
Çok Bulutlu
İstanbul
12°C
Çok Bulutlu
Cts 14°C
Paz 14°C
Pts 16°C
Sal 17°C

Bel Fıtığı Olanlar Dikkat! Felç Olabilirsiniz

Bel Fıtığı Olanlar Dikkat! Felç Olabilirsiniz
29 Kasım 2018 13:03

Toplumun yaklaşık yüzde 90’ı hayatlarının herhangi bir döneminde en az bir kez bel ağrısı yaşıyor. Ancak bunların yüzde 85-90’ı yalnızca istirahat ederek kendiliğinden düzelebiliyor. Geriye kalan yüzde 10-15 oranındaki hasta ise fizik tedavi ya da cerrahi gibi ileri tedavi yöntemleri gerektirebiliyor.

Belde yaşanan her ağrının, bel fıtığı olmadığını vurgulayan Central Hospital’dan Beyin ve Sinir Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. Kenan Coşkun, omurlar arasında yer alan disk adlı kıkırdakların, bulundukları yerden çıkması ve yakınlarından geçen sinirleri sıkıştırmasının bel fıtığı olarak tanımlandığını söyledi.

Bel ağrısı ile gelen hastaların tedavisindeki en önemli unsurun ayırıcı tanı olduğunu belirten Dr. Coşkun, “Çünkü kalça eklemlerindeki problemler, omurgadaki eğrilikler, kemikte oluşan iltihap, yaşla ortaya çıkan kireçlenme veya kemik erimesi gibi sebepler bel ağrılarına yol açabiliyor. Ayrıca doğum veya rahim sarkmasından kaynaklanan bel ağrıları, böbrek ve safra taşı kökenli ağrılar ve bacaklara kan taşıyan damarlardaki tıkanıklıklar sonucu oluşan ağrılar da diğer bel ağrısı sebepleri arasında sayılıyor. Bu gibi ağrılar da hastaların bel fıtığından şüphelenmelerine neden olabiliyor. Bu hastalar, yalnızca konunun uzmanı hekimler tarafından değerlendirilmeli ve doğru merkezlere yönlendirilmelidir. Bel kaslarındaki kasılmaya bağlı olan ağrılar, yalnızca yatak istirahati ve konservatif tedavi olarak adlandırılan ilaç tedavileri ile iyileşebilir. Ancak bel ağrılarındaki tedavi sürecinde bazı doğru bilinen yanlışlara dikkat etmek gerekiyor” dedi.

Bel fıtığı tedavisi için hastalığın boyutuna göre çeşitli yöntemlerin uygulanabildiğini ancak halk arasında bilinen ve yaygın olarak uygulanan, bilimsellikten uzak ve yanlış yöntemlerin hastalarda kalıcı hasarlara ve sakatlanmalara yol açabildiğini kaydeden Coşkun” Hatta bu durum, doğru tedavi ile iyileşebilecek hastaların tedavisinde gecikmelerin yaşanmasına dahi neden olabiliyor. Halk arasında doğru bilinen yanlışların başında ‘Bel fıtığı, bel çektirme ile geriler’ düşüncesi geliyor. Bu inanışın tamamen yanlış olduğu, bel çektirmenin yalnızca faset eklemlerdeki (omurların arka uzantılarındaki eklemler) kaymalarda fayda sağlayabildiği bilinmelidir. Çünkü bu yöntem, ileri derecede bel fıtığı olan kişilere uygulandığında fıtığın yırtılarak kopmasına ve hastada felç durumunun ortaya çıkmasına sebep olabilir” uyarısında bulundu.

Başka bir yanlış tedavi yaklaşımının da “bardak çekme, masaj gibi alternatif yöntemler fıtığı yerine sokar” inanışı olduğunu dile getiren Beyin ve Sinir Cerrahı, “Bu yöntemler, sadece beldeki kan dolaşımını arttırır, hastaların bel kaslarında gevşemeye ve geçici bir rahatlamaya neden olur. Bardak çekme işlemi ise, yalnızca kas spazmı sorunlarını çözmeye yardımcı olması amacı ile yapılabilir. Bu işlemin, bel fıtığının iyileşmesine değil, fıtığın neden olduğu kas spazmının yarattığı ağrıyı azaltmaya faydası olabilir. Toplumumuzda ayrıca ‘bel fıtığı olanlar sert zeminde yatmalıdır’ gibi bir düşünce hakim. Fakat sert zemin, omurga için rahatsız edici olabilir. Bu nedenle yerde ya da sert bir zeminde yatılması önerilmez. Yarı sert ortopedik bir yatak çok daha ideal olacaktır. Ancak ağrılı dönemde, yatış pozisyonuna dikkat edilmesi gerekir” dedi.

Halk arasında tedavi süreci kadar ameliyat ve ameliyat sonrası döneme dair de pek çok yanlış bilginin mevcut olduğunu söyleyen Opr. Dr. Kenan Coşkun, “Öyle ki bu hatalı bilgiler nedeniyle hastalar, ameliyat konusunda ciddi korku ve endişe duyabiliyor. Ancak bilinmelidir ki her hasta ameliyat gerektirmiyor. Çünkü bel fıtıkları, omurilik ve sinir köküne ileri düzeyde bası yapmıyorsa ilaç tedavisi, fizik tedavi ve bel egzersizleri gibi konservatif yöntemlerle tedavi edilebiliyor. Hatta hastaların yaklaşık yüzde 95’i bu yöntemler ile iyileşebiliyor. Hastaların bir kısmı ise, ameliyatın bel fıtığı veya omurga kireçlenmelerinde son çare olduğunu düşünüyor. Ancak bunun aksine, bazı durumlarda ameliyat ilk ve tek seçenek olabiliyor. Özellikle uzun süre devam eden şiddetli ağrı, ayaklarda kuvvet kaybı ve idrar kaçırma gibi şikayetler yaşanıyorsa ameliyat tercih edilebiliyor. Toplum içinde bel fıtığının ameliyattan sonra tekrarlama riskinin çok yüksek olduğuna inanılır. Oysa ameliyat sonrası istirahat süresine uyulan hastalarda, kilo düzenlemesi yapılarak, düzenli egzersizlerle birlikte doğru oturup kalkma eğitimleri verildiğinde, hastalığın yeniden nüks etme oranı yüzde 5’in altına düşmektedir” şeklinde konuştu.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.